Bu Site De Neyin Nesi

Madam Chronos setindeyken...
Madam Chronos setindeyken…

7 yıl olmuş, ben bu bloğu açalı. İlk yazım 20 eylül 2008. Bugün 14 Temmuz 2015 ve ben son birkaç gündür süren site güncelleme çalışmalarım sonrası, Türkçe bölümünü yayına soktum.

Bir şekilde bu web sitesine gelip, bu yazıya rastladıysanız, bir de üstüne merak ediyorsanız açıklayayım. 7 yıl önce bu günlerde bir stop-motion film çalışmasına başladım. Zaman tanrısı Chronos’tan adını alan, öhö öhö… yaşam ve ölüm üstüne, kendimce derin bir felsefi hesaplaşma içeren bir kısa film. Hayatın getirisi doğum ve ölüm bir ay arayla en yakınlarım için karşıma çıkmıştı. Rüzgar dinmişti, fırtına artık yoktu ama sular bir türlü durulmuyordu.

Konu belliydi, seçtiğim yöntem ise -benim için her şeyde olduğu- gibi “fark”lıydı: bir stop-motion film… 1,5 yaşındaki kızıma yaptığım bez bebeklerle animasyon yapma fikrinden çıkan Chronos’un esas oğlanı Adem’i hayata geçirecek, her bir saniyesi için 24 tane fotoğraf çekilerek hazırlanacak olan stop-motion. İnternette araştırmalarım başladı. Türkiye’de profesyonel olarak reklam filmi çekenlerin dışında stop motion’ı sanat dalı olarak seçen kimseye rastlamadım. Yurt dışında ise evlerinin salonunda, garajlarında, bodrumlarında kurdukları setlerde çalışmalar yapan bir sürü insana rastladım. Film aşamalarını bloglarında paylaşıyor, birbirlerini sürekli takip ediyor ve yardımcı oluyorlardı. Üstelik bu insanlar sadece amatörler değil, konularında gayet başarılı çalışmalar yapan sanatçılar da vardı. Böylece benim bloğum da İngilizce olarak hayatına başladı. Ayrıca Türkiye reklam sektöründe çalıştığım dönemden kalan ciddi bir kırgınlığım vardı ki son 6 yıldır sadece yurt dışındaki müşterilerime iş yapıyordum. Neyse bu başka bir konu. Burada yaşa ama orada ol gibi bir şey…

Zaman içinde o derin hesaplaşma evrildikçe benim senaryom da evrim geçirdi. Bir yandan mitoloji, felsefe, sinema konularında devamlı okuyor, bir yandan da filmim üzerinde çalışıyordum. Birbirimizin film çalışmalarını takip ettiğimiz geniş bir grup insan içinden iki kişiyle inanılmaz bir dostluk kurduk. Stop motion dışında sanat ve film tartışmalarımız e-postalara kaydı. Her gün saatlerce yazıştığımızı hatırlıyorum. Shelley Noble ve Mike Brent. Benim için tam bir aydınlanma çağıydı 🙂 Shelley oturduğu evi tamamen bir stop motion setine çevirmiş olan inanılmaz bir bayan. Son 20 yıldır aynı film üzerinde çalışıyor. Bloğunda bildiği herşeyi paylaşıyor. Öğrettiği tekniklerin dışında bana defalarda oradan buraya kargoyla malzeme gönderdi. Mike, tam bir felsefe adamı. Özellikle sinema konusunda ondan çok şey öğrendim. Bu yazıyı yazarken onlardan bahsetmesem olmazdı…

Nihayetinde ben bu filmi bitirmedim. Elimde işte buydu diyeceğim somut bir sonuç yok. Maddi, manevi sebepler… Ama gittiğim yolda rastladıklarımın, öğrendiklerimin (4-5 yıl) bu günki ben’e katkısı büyüktür. Ne mutlu bana ki film üzerinde çalışırken hazırladığım detaylı yazılardan pekçok kişi yararlandı. Dünyanın dört bir yanından Türkiye de dahil stop motion’a meraklı pek çok insana bir faydam olduğuna inanıyorum. Yazılar halen her gün ciddi sayıda ziyaretçi alıyor. İşte Türkçe kısmını yayına sokmak istememin nedenlerinden biri de bu. Zaman içerisinde yapabildiğim kadarıyla eski yazılardan önemli gördüklerimin Türkçe’sini ekleyeceğim.

Yazsfilm.com adresinin 2014 önceki içeriğinin hikayesi budur. Gelelim bu güne. Bir süredir otomata çalışmaları yapıyorum ve sitede bundan sonra  Türkçe ve İngilizce olarak paylaşacağım. Yani atıyorum ummana bir taş bir yerlere ulaşır,.. ulaşmaz…

Gecenin 2 buçuğu, köpekler havlıyor ve cır cır böceklerinin sesi. İçimde bir iş görmenin saadeti…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *